Teknolojinin geçmişten günümüze kadar insan yaşamına birçok faydaları olmuştur. İnsanlar bilimsel araştırmaları, insanların doğası gereği merak edip sorgulamaları sonucu yaptıkları çalışmalarla meydana getirirler.

Technoslogos, teknolojinin Latince karşılığıdır. “Techne” yapmak, “logos” bilmek anlamına gelmektedir. Alet ve edevatın yapılması için gerekli olan bilgi ve yetenektir.

Sanayinin en belirgin öğesi teknoloji üretebilmektir. Uluslar teknoloji üretip, bilgiyi ürün tasarlamada kullanabildiği ölçüde ticarette rekabet üstünlüğünü, savunmada da caydırıcılığı sağlayabilir. Bu yüzden ülkelerin teknoloji üretmesi gelişmişlikleriyle doğrudan ilgilidir.

Günümüz dünyasında bir ülkenin diğer ülkeler üzerindeki saygınlığı ve dünya ülkeleri arasındaki konumu teknolojisinin gelişimiyle yakından ilgilidir. 21.yy ile birlikte günlük yaşamımızda iyice kendisini göstermeye başlayan hızlı ve etkin iletişim ve dijital programlama aslında hayatımızı kolaylaştırmayı amaçlayan bu ürünlerin de temel elektronik altyapısını oluşturmaktadır.

Bebek bakımında kullanılan elektronik ürünlerin daha çok sağlık, güvenlik ve beslenme odaklı olduğunu söyleyebiliriz. Dijital ateş ölçerler, bebek izleme cihazları, sterilizasyon makineleri, dijital mama ısıtıcılar, mama hazırlama robotları ve nebulizatör gibi ürünler temelde bebek bakımında kullanılan elektronik ürünlerdir. Bu tip ürünlerin Türkiye pazarındaki geçmişine baktığımızda ise maalesef henüz çok derin olmadığını tespit edebiliriz. Ancak yıllar içerisinde artan refah ve eğitim seviyesi, çalışan anne faktörü ve zamanın daha kıymetlenmesi bu tip ürünlerin ihtiyaç olarak algılanması etkisini doğurmakta ve her geçen gün bu ürünlere olan ihtiyaç artmaktadır.

Bebek elektronik ürünlerinin diğer elektronik ürünlere göre en önemli farkı ise; hitap ettiği kişilerin ebeveyn, ürünlerin kullanım amacının ise bebek bakımı gibi hassas bir konu olmasıdır. Dolayısıyla bu ürünlerin güvenilirliği, belirli kalite standartlarına haiz olması ve üreticiler tarafından tüketiciye hak ettiği hassas hizmeti verecek servis kalitesini sunma gerekliliği ön plana çıkmaktadır.

Ancak ülke içerisine giren ürünlerin yeterli düzeyde denetlenmemesi sektörün önünde önemli bir problem olarak yatmaktadır. İmal/ithal edilen ürünlerin birçoğu için belirlenmiş standartlar olmasına rağmen, yeterli denetim yapılamadığı için bu standartlara uymayan ve yerel üreticiler/standartlara uygun ürün ithal eden firmalar açısından haksız rekabete sebep olan ve genellikle Uzakdoğu menşeli olan bir çok ürün ülkede satışa sunulmaktadır.

Ekonomi ve Gümrük Bakanlıkları bünyesinde yer alan Piyasa Denetim ve Gözetim birimlerinin her ne kadar piyasada bir denetim programı uyguladıklarını gözlemlesek dahi ilgili standartlara sahip olmayan ürünlerin toplum ve halk sağlığını tehdit edecek şekilde halen ülkemizde satılıyor olması maalesef bir gerçektir. BAGİDER gerek sektör mensuplarının bilinçlenmesi gerekse bu denetimlerin yerinde yapılması konusunda çalışmalarını sürdürmektedir.

Bebek elektronik ürünlerini ilgilendiren bir diğer güncel ve önemli konu ise 2014 yılında devreye alınan ve şu an yürürlükte olan Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği’dir. Bu düzenleme ile ateş ölçerler ve tansiyon aletleri gibi basit tanı cihazlarının satışı sınırlandırılmış ve satışını yapmak isteyen müesseseler asgaride bir adet satış müdürü ve bir adet klinik satış uzmanı çalıştırma ve buna mukabil satış yetki belgesi alma zorunluluğuna tabi tutulmuştur. Bu ürünlerin internet satış noktalarında satışı ise kesinlikle yasaklanmıştır.

Bu durum bebek sektörü içerisinde gerek irili ufaklı perakende noktalarında gerekse bu ürünlere ulaşmak isteyen kullanıcılarda sıkıntı yaratmıştır. Bu yönetmelik kapsamında perakende noktalarının ekstra insan kaynağı yatırım yapma zorunluluğu doğmuştur. Bu durum ürünün bulunabilirliğini /ulaşılabilirliğini azaltmakta, ilaveten tüketicilerin bu ürünlere daha pahalıya ulaşmalarına sebep olmaktadır.

Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada gibi tüm medikal ürünlerin satışının ve pazarlamasının kesin ve kati yönetmeliklere tabi olduğu ülkelerde dahi, ateş ölçer ve tansiyon aletleri gibi basit “non-invasive” medikal cihazlar, gereken belirlenmiş kriterlere uyum göstermeleri garanti edilmek kaydıyla internet üzerinden dahil olmak üzere serbestçe satılabilmektedir.

Amerika, Avrupa ve Türkiye deki Tıbbi Cihaz Kategorizasyonu açısından da farklılık göstermeden Class II a diye adlandırılan ve son kullanıcıya risk oluşturmayan bu tip medikal cihazlar, üreticinin tanımlanmış formatta vereceği CE deklarasyon ve/veya uygun medikal üretim sistem audit belgesi sunularak,  ilgili ülkelerdeki düzenleyici otoriteye bildirimde bulunulması garanti edilerek problemsiz satılabilecek ürünler olarak kabul edilmektedir. Bu uygulamayla paralel olacak şekilde, ateş ölçer ve tansiyon aleti gibi basit tanı cihazlarının Türkiye Tıbbi Cihaz Kurumunun belirlediği kalite ve teknik standardizasyona uygun olması kaçınılmazdır ve bu klasmandaki cihazların ulusal veri tabanına kaydedilmesi elzemdir. Bu cihazların belirlenen standartlara haiz olmasıyla halk sağlığını koruma sorumluluğu yerine gelmekte, ancak satış yeri olarak kısıtlanması ise ekonomik açıdan tüketicinin aleyhine bir durum oluşturmaktadır. Bu cihazların yönetmelik kapsamı dışında satışının yapılması için yönetmeliğe tabi olmayan ürünler listesine alınmasının doğru bir düzenleme olacağı konusunda Tıbbi Cihaz Kurumu ve BAGİDER arasında iletişim sürdürülmektedir.

Türkiye’de elektronik ürünlerin üretimi ve ülkemize katma değer yaratması ile ilgili de sektörde maalesef birçok olumsuzluk yaşanmaktadır. Bunların en başında mevzuat ve bürokrasi problemi gelmektedir. Özellikle ihracatçı ve ithalatçı firmalar gümrük mevzuatlarının olumsuz etkilerine maruz kalmaktadırlar. İhracat yaparken karşılaşılan bürokrasinin çok fazla olması yanında, ithalat sırasında da çeşitli zorluklar yaşanmaktadır.

Sektör ağır bir vergi yükü ile karşı karşıyadır. Elektronik cihazlar üzerinde ÖTV+KDV oranı %26 gibi oldukça yüksek düzeydedir ve bu orana bandrol ve gümrük vergilerinin de eklenmesi durumunda bir cihazın fiyatının üzerine yaklaşık %40- 45’lere varan bir vergi eklenebilmektedir. Küçük ev aletleri sınıfına giren bebek elektronik bakım ürünlerinde bu oran %30 - %35 seviyelerinde gerçekleşmektedir.

Ayrıca Türkiye’de sosyal güvenlik primleri ve vergi oranları rakip ülkeler temel alındığında yükseklik bakımından birinci sıradadır. Örneğin çalışanın işverene maliyeti içerisinde istihdam vergilerinin oranı Türkiye’de ortalama %41 iken, bu oran ABD’de %21, Japonya da %16, Güney Kore’de %25’tir. Diğer bir deyişle bu durum, kayıt dışını teşvik etmektedir. Özellikle ülkemizde elektronik sektörü kayıt dışı ekonominin en fazla olduğu sektörlerden biridir.

Türkiye elektronik sektörünü desteklemek üzere özellikle son 15 yılda çeşitli teşvikler uygulamaktadır. Teşvik sistemi bir sektörün gelişimi için bazen gerekli olsa da, bazı durumlarda sektör için yıkıcı da olabilmektedir. Teşvik beklentisinin sektörde oluşturduğu psikoloji korunma içgüdüsüne dönüşebilmekte ve sektörü rekabetçi yapısından uzaklaştırabilmektedir. Elektronik sanayine verilen mevcut teşvikler sektörün en çok ihtiyacı olan teknolojik gelişim ve yenilikçilik için firmaları teknoloji bölgelerine çekmek üzere kurgulanmıştır. Teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren firmalar 10 yıl vergiden muaf tutulmaktadır. Ancak bu teşviklerin henüz beklenen faydaları verdiğini söylemek mümkün değildir.

Özetle Türk elektronik sektörü, rekabetçiliğini ve tüketiciye sunduğu ürün kalitesini/standartlarını artırabilmek için Ar-Ge’ye daha fazla eğilmek zorundadır. Üniversiteler ile ortak ürün geliştirme ve tasarım gibi alanlarda iş birliğini ilerletmek, sektörün geleceği için kaçınılmaz görülmektedir. Sektörün dünya arenasında daha rekabetçi bir seviyeye ulaşması için girişimcilerin üzerindeki ağır vergi ve sosyal güvenlik yüklerinin hafifletilmesi, makroekonomik istikrarın sürekliliğinin sağlanarak yatırım ortamının iyileştirilmesi ve getirilen standartlar çerçevesinde, denetimin etkinleştirilmesi ise devletin yapması gerekenler arasındaki öncelikler olarak görülmektedir.

Sonuç olarak Türk elektronik sektörü şu anda bulunduğu rekabetçilik seviyesi ve sahip olduğu potansiyel ile Türkiye’nin hızla büyüyebilecek önemli sektörlerinden biri olarak görülmektedir. Bu gelişmenin olabilmesi için sektörün potansiyelinin kamu, özel sektör ve üniversite çevreleri tarafından anlaşılması ve sektörün rekabetçilik seviyesini daha da artıracak adımların birlikte hızla hayata geçirilmeye başlanması gerekmektedir.

 

 

You may also like

10 Tricks to Reduce Belly Fat

Excess Tricks belly fat is among the most